16 Nisan 2015 Perşembe

Yeni VW Transporter

Yeni Transporter Gün Yüzüne Çıktı

VW’nin ticari araçları arasında tam anlamıyla bir lokomotif görevi üstlenen Transporter, altıncı nesliyle gün yüzüne çıktı. 1950 yılında ilk jenerasyonu tanıtılan Transporter’ın beşinci nesli ise 2003 yılında gün yüzüne çıkmış ve 2009 yılında kapsamlı bir makyaj operasyonundan geçmişti. 

 Transporter T6’nın yeni ızgarası, köşeli farları ve geniş hava girişleriyle yepyeni bir yüze kavuştuğu görülüyor. Arka tarafta ise yuvarlak çamurluklar, karakteristik çizgiler ve üzerinde spoyler’a yer verilen yeni bir bagaj kapağı dikkat çekiyor.

  
Bu sistem, sürücü ve yolcunun el hareketlerini sensörler yardımıyla saptayıp multimedya ekranını kapatıp, açabiliyor. Ayrıca sürücü, bu sensörler yardımıyla, müzik listesine göz atabiliyor, hatta isterse kütüphanesine müzikleri ekleyip, çıkarabiliyor. Yeni Transporter’ın kaputunun altındaki 2.0 litrelik TDI motor ise daha uzun ömürlü ve sağlam olması için yeniden tasarlanmış. 

Euro 6 normlarını karşılayan 2.0 litrelik TDI motora ek olarak, 84 HP, 102 HP, 150 HP ve 204 HP gücünde turbo beslemeli dizel motorlar da Yeni Transporter’da görev alacak.
Transporter T6’da adaptif hız sabitleyici, şehir içi acil franleme sistemi ve ayarlanabilir amortisör sistemi sunuluyor. 
 

9 Nisan 2015 Perşembe

Yeni Nesil Honda Civic

 Otomobil tarihinin en çok üretilen 5 modelinden birisi olan Honda Civic'in  günümüze kadar 9 farklı jenerasyonu üretildi. Mevcut model 2011 yılında üretilmeye başlandı. Honda'nın dünya çapında global modellerinin en önemlisi olan Civic'in 10. jenerasyonuna ilham verecek olan konsept model oldukça sportif bir görünüme sahip. Aslında rengi hariç konsept modelden çok fuarlarda sergilenen üretim modellerine benziyor. Bu görünüm yeni çıkacak model hakkında daha çok fikir edinmemizi sağlıyor. Konsept modelde 1500cc hacminde turbo-benzinli VTEC bir motor ile 6 ileri CVT otomatik şanzuman kullanılıyor. Yeni modelin 2016 yılı sonunda piyasaya çıkması beklenebilir.








5 Nisan 2015 Pazar

Hızlı ve Öfkeli 7 (Furious 7)

Hızlı ve Öfkeli serisi, birçok yönden Hollywood'un en dikkat çekici serilerinden biri olmayı başardı. Seri, başladığından beri oldukça büyük bir dönüşüm geçirdi ve farklılıkları kucaklayıp bunları bir güç haline getiren bir model sunmayı başardı. Yasa dışı araba yarışlarına katılan bir çetenin anlatıldığı bir öyküden; bütün dünyayı kapsayan, içinde farklı kesim ve etnik kökenlerden bir çok insanın olduğu dev bir aksiyon filmine evrilmesine tanık olmak oldukça heyecan verici. Fizik kurallarına meydan okuyan sahneleriyle ve eğlence amaçlı var oluşuyla Hızlı Öfkeli, önemli bir miktarda hayran kitlesi edinmeyi de başardı.


Tıpkı James Bond serilerinde olduğu gibi, Hızlı ve Öfkeli serisinin filmleri bilindik bir dizi sahnenin çevresinde oluşturuluyor ve bu sahnelerdeki varyasyonlar, seyir zevkini üst düzeyde tutacak biçimde düzenleniyor.

Bunu da okuyun: Geçmişten günümüze Hızlı ve Öfkeli serisi!

Hızlı ve Öfkeli 7 (Furious 7) filmi, 30 Kasım 2013'te hayatını kaybeden ve serideki Brian O'Connor karakterini canlandıran Paul Walker için bir anma niteliği de taşıyor. Walker, yüksek hızın sebep olduğu bir trafik kazasında yaşamını yitirmişti.

Walker'ın bu trajik ölümünün gerçekleştiğinde, rolünün olduğu sahnelerin henüz yarısı çekilmişti. Bunun üzerine, dijital aşılamanın yetersiz kaldığı bazı sahneler için, Paul Walker'ın kardeşleri Caleb ve Cody kamera karşısına geçtiler.

Furious 7, serinin açık ara en iyi filmi. Tutku, özveri, adanmışlık ve bol aksiyonla dolu iki saat sinemaseverleri bekliyor. Filmdeki bazı eksiklikler ve görsel hatalar da, bu şekilde telafi ediliyor. Paul Walker'ı tekrar aksiyonun içinde görmek ise izleyicide buruk bir his bırakıyor.

Furious 7 Los Angeles şehrinde başlıyor. Brian, kız arkadaşı Mia (Jordana Brewster) ile küçük oğullarını almak için kullandığı bir ticari araçta oldukça huzursuz görünüyor. Mia kardeşi Dom'a, ailesiyle yeniden iletişime geçmesinin kendisini mutlu ettiğini söylüyor, ancak Brian'ın "mermileri özlediğini" de itiraf ediyor.

Huzur ortamı, Dom'un evinin Deckard tarafından havaya uçurulmasıyla birlikte yok oluyor. Deckard karakteri, aksiyon filmlerinin ünlü yüzü Jason Statham tarafından canlandırılıyor. Bunun üzerine; Brian, Dom, Dom'un hafızasını yitirmiş sevgilisi Letty (Michele Rodriguez), Tej ve Roman (Tyrese Gibson) küresel çapta bir intikam için zaman kaybetmeden yola koyulurlar. Ancak Deckard, bir FBI ajanı olan Hobbs (Dwayne Johnson)'ı bir hastaneye koymuştur.

Oyuncu kadrosuna yeni katılanlardan biri de, hükümet için çalışan gizli dedektif Mr. Nobody rolündeki Kurt Russell. Mr. Nobody; F&F çetesinin; Mose Jakande (Djimon Hounsou)'ın terörist inine girerek Ramsey (Nathalie Emmanuel) ile kapışmasını istiyor. Ramsey; "Tanrı'nın Gözü" adında, herkesi ve her yeri basit cihazlar aracılığıyla takip edebilecek kadar güçlü bir bilgisayar yazılımı programlayan bir bilgisayar korsanı. Mr. Nobody'nin amacı, Ramsey'i alt ederek bu yazılım aracılığıyla Deckard'ın yerini tespit edebilmek.

Yazımızın sonunda serinin yedinci filminde yer alan oyuncuları da sıralayalım. Vin Diesel, Paul Walker ve Dwayne Johnson'ın yanı sıra Michelle Rodriguez, Jordana Brewster, Tyrese Gibson, Chris “Ludacris” Bridges, Elsa Pataky ve Lucas Black kadroda yerlerini almış durumdalar. Jason Statham, Tony Jaa, Kurt Russell, Nathalie Emmanuel, Djimon Hounsou, John Brotherton ve Iggy Azaela gibi isimler sinemaseverleri daha da heyecanlandırıyor.