VW’nin ticari
araçları arasında tam anlamıyla bir lokomotif görevi üstlenen
Transporter, altıncı nesliyle gün yüzüne çıktı. 1950 yılında ilk
jenerasyonu tanıtılan Transporter’ın beşinci nesli ise 2003 yılında gün
yüzüne çıkmış ve 2009 yılında kapsamlı bir makyaj operasyonundan
geçmişti.
Transporter T6’nın yeni ızgarası, köşeli farları ve geniş hava
girişleriyle yepyeni bir yüze kavuştuğu görülüyor. Arka tarafta ise
yuvarlak çamurluklar, karakteristik çizgiler ve üzerinde spoyler’a yer
verilen yeni bir bagaj kapağı dikkat çekiyor.
Bu sistem, sürücü ve yolcunun el hareketlerini sensörler
yardımıyla saptayıp multimedya ekranını kapatıp, açabiliyor. Ayrıca
sürücü, bu sensörler yardımıyla, müzik listesine göz atabiliyor, hatta
isterse kütüphanesine müzikleri ekleyip, çıkarabiliyor.Yeni Transporter’ın kaputunun altındaki 2.0 litrelik TDI motor ise daha uzun ömürlü ve sağlam olması için yeniden tasarlanmış.
Euro 6 normlarını karşılayan 2.0 litrelik TDI motora ek
olarak, 84 HP, 102 HP, 150 HP ve 204 HP gücünde turbo beslemeli dizel
motorlar da Yeni Transporter’da görev alacak. Transporter T6’da adaptif hız sabitleyici, şehir içi acil franleme sistemi ve ayarlanabilir amortisör sistemi sunuluyor.
Otomobil tarihinin en çok üretilen 5 modelinden birisi olan Honda Civic'in günümüze
kadar 9 farklı jenerasyonu üretildi. Mevcut model 2011 yılında
üretilmeye başlandı. Honda'nın dünya çapında global modellerinin en
önemlisi olan Civic'in 10. jenerasyonuna ilham verecek olan konsept
model oldukça sportif bir görünüme sahip. Aslında rengi hariç konsept
modelden çok fuarlarda sergilenen üretim modellerine benziyor. Bu
görünüm yeni çıkacak model hakkında daha çok fikir edinmemizi sağlıyor.
Konsept modelde 1500cc hacminde turbo-benzinli VTEC bir motor ile 6
ileri CVT otomatik şanzuman kullanılıyor. Yeni modelin 2016 yılı sonunda
piyasaya çıkması beklenebilir.
Hızlı ve Öfkeli
serisi, birçok yönden Hollywood'un en dikkat çekici serilerinden biri
olmayı başardı. Seri, başladığından beri oldukça büyük bir dönüşüm
geçirdi ve farklılıkları kucaklayıp bunları bir güç haline getiren bir
model sunmayı başardı. Yasa dışı araba yarışlarına katılan bir çetenin
anlatıldığı bir öyküden; bütün dünyayı kapsayan, içinde farklı kesim ve
etnik kökenlerden bir çok insanın olduğu dev bir aksiyon filmine
evrilmesine tanık olmak oldukça heyecan verici. Fizik kurallarına
meydan okuyan sahneleriyle ve eğlence amaçlı var oluşuyla Hızlı Öfkeli,
önemli bir miktarda hayran kitlesi edinmeyi de başardı.
Tıpkı James Bond serilerinde olduğu gibi, Hızlı ve Öfkeli serisinin
filmleri bilindik bir dizi sahnenin çevresinde oluşturuluyor ve bu
sahnelerdeki varyasyonlar, seyir zevkini üst düzeyde tutacak biçimde
düzenleniyor.
Bunu da okuyun: Geçmişten günümüze Hızlı ve Öfkeli serisi!
Hızlı ve Öfkeli 7
(Furious 7) filmi, 30 Kasım 2013'te hayatını kaybeden ve serideki Brian
O'Connor karakterini canlandıran Paul Walker için bir anma niteliği de
taşıyor. Walker, yüksek hızın sebep olduğu bir trafik kazasında yaşamını
yitirmişti.
Walker'ın bu trajik ölümünün gerçekleştiğinde, rolünün olduğu
sahnelerin henüz yarısı çekilmişti. Bunun üzerine, dijital aşılamanın
yetersiz kaldığı bazı sahneler için, Paul Walker'ın kardeşleri Caleb ve
Cody kamera karşısına geçtiler.
Furious 7, serinin açık ara en iyi filmi. Tutku, özveri, adanmışlık ve bol aksiyonla dolu iki saat sinemaseverleri bekliyor. Filmdeki bazı eksiklikler ve görsel hatalar da, bu şekilde telafi ediliyor. Paul Walker'ı tekrar aksiyonun içinde görmek ise izleyicide buruk bir his bırakıyor.
Furious 7 Los Angeles şehrinde başlıyor. Brian, kız arkadaşı Mia (Jordana Brewster)
ile küçük oğullarını almak için kullandığı bir ticari araçta oldukça
huzursuz görünüyor. Mia kardeşi Dom'a, ailesiyle yeniden iletişime
geçmesinin kendisini mutlu ettiğini söylüyor, ancak Brian'ın "mermileri
özlediğini" de itiraf ediyor.
Huzur ortamı, Dom'un evinin Deckard tarafından havaya uçurulmasıyla
birlikte yok oluyor. Deckard karakteri, aksiyon filmlerinin ünlü yüzü
Jason Statham tarafından canlandırılıyor. Bunun üzerine; Brian, Dom,
Dom'un hafızasını yitirmiş sevgilisi Letty (Michele Rodriguez),
Tej ve Roman (Tyrese Gibson) küresel çapta bir intikam için zaman
kaybetmeden yola koyulurlar. Ancak Deckard, bir FBI ajanı olan Hobbs (Dwayne Johnson)'ı bir hastaneye koymuştur.
Oyuncu kadrosuna yeni katılanlardan biri de, hükümet için çalışan gizli
dedektif Mr. Nobody rolündeki Kurt Russell. Mr. Nobody; F&F
çetesinin; Mose Jakande (Djimon Hounsou)'ın terörist inine girerek
Ramsey (Nathalie Emmanuel) ile kapışmasını istiyor. Ramsey; "Tanrı'nın
Gözü" adında, herkesi ve her yeri basit cihazlar aracılığıyla takip
edebilecek kadar güçlü bir bilgisayar yazılımı programlayan bir
bilgisayar korsanı. Mr. Nobody'nin amacı, Ramsey'i alt ederek bu yazılım
aracılığıyla Deckard'ın yerini tespit edebilmek.
Yazımızın sonunda serinin yedinci filminde yer alan oyuncuları da
sıralayalım. Vin Diesel, Paul Walker ve Dwayne Johnson'ın yanı sıra
Michelle Rodriguez, Jordana Brewster, Tyrese Gibson, Chris “Ludacris”
Bridges, Elsa Pataky ve Lucas Black kadroda yerlerini almış durumdalar.
Jason Statham, Tony Jaa,
Kurt Russell, Nathalie Emmanuel, Djimon Hounsou, John Brotherton ve
Iggy Azaela gibi isimler sinemaseverleri daha da heyecanlandırıyor.