VW’nin ticari
araçları arasında tam anlamıyla bir lokomotif görevi üstlenen
Transporter, altıncı nesliyle gün yüzüne çıktı. 1950 yılında ilk
jenerasyonu tanıtılan Transporter’ın beşinci nesli ise 2003 yılında gün
yüzüne çıkmış ve 2009 yılında kapsamlı bir makyaj operasyonundan
geçmişti.
Transporter T6’nın yeni ızgarası, köşeli farları ve geniş hava
girişleriyle yepyeni bir yüze kavuştuğu görülüyor. Arka tarafta ise
yuvarlak çamurluklar, karakteristik çizgiler ve üzerinde spoyler’a yer
verilen yeni bir bagaj kapağı dikkat çekiyor.
Bu sistem, sürücü ve yolcunun el hareketlerini sensörler
yardımıyla saptayıp multimedya ekranını kapatıp, açabiliyor. Ayrıca
sürücü, bu sensörler yardımıyla, müzik listesine göz atabiliyor, hatta
isterse kütüphanesine müzikleri ekleyip, çıkarabiliyor.Yeni Transporter’ın kaputunun altındaki 2.0 litrelik TDI motor ise daha uzun ömürlü ve sağlam olması için yeniden tasarlanmış.
Euro 6 normlarını karşılayan 2.0 litrelik TDI motora ek
olarak, 84 HP, 102 HP, 150 HP ve 204 HP gücünde turbo beslemeli dizel
motorlar da Yeni Transporter’da görev alacak. Transporter T6’da adaptif hız sabitleyici, şehir içi acil franleme sistemi ve ayarlanabilir amortisör sistemi sunuluyor.
Otomobil tarihinin en çok üretilen 5 modelinden birisi olan Honda Civic'in günümüze
kadar 9 farklı jenerasyonu üretildi. Mevcut model 2011 yılında
üretilmeye başlandı. Honda'nın dünya çapında global modellerinin en
önemlisi olan Civic'in 10. jenerasyonuna ilham verecek olan konsept
model oldukça sportif bir görünüme sahip. Aslında rengi hariç konsept
modelden çok fuarlarda sergilenen üretim modellerine benziyor. Bu
görünüm yeni çıkacak model hakkında daha çok fikir edinmemizi sağlıyor.
Konsept modelde 1500cc hacminde turbo-benzinli VTEC bir motor ile 6
ileri CVT otomatik şanzuman kullanılıyor. Yeni modelin 2016 yılı sonunda
piyasaya çıkması beklenebilir.
Hızlı ve Öfkeli
serisi, birçok yönden Hollywood'un en dikkat çekici serilerinden biri
olmayı başardı. Seri, başladığından beri oldukça büyük bir dönüşüm
geçirdi ve farklılıkları kucaklayıp bunları bir güç haline getiren bir
model sunmayı başardı. Yasa dışı araba yarışlarına katılan bir çetenin
anlatıldığı bir öyküden; bütün dünyayı kapsayan, içinde farklı kesim ve
etnik kökenlerden bir çok insanın olduğu dev bir aksiyon filmine
evrilmesine tanık olmak oldukça heyecan verici. Fizik kurallarına
meydan okuyan sahneleriyle ve eğlence amaçlı var oluşuyla Hızlı Öfkeli,
önemli bir miktarda hayran kitlesi edinmeyi de başardı.
Tıpkı James Bond serilerinde olduğu gibi, Hızlı ve Öfkeli serisinin
filmleri bilindik bir dizi sahnenin çevresinde oluşturuluyor ve bu
sahnelerdeki varyasyonlar, seyir zevkini üst düzeyde tutacak biçimde
düzenleniyor.
Bunu da okuyun: Geçmişten günümüze Hızlı ve Öfkeli serisi!
Hızlı ve Öfkeli 7
(Furious 7) filmi, 30 Kasım 2013'te hayatını kaybeden ve serideki Brian
O'Connor karakterini canlandıran Paul Walker için bir anma niteliği de
taşıyor. Walker, yüksek hızın sebep olduğu bir trafik kazasında yaşamını
yitirmişti.
Walker'ın bu trajik ölümünün gerçekleştiğinde, rolünün olduğu
sahnelerin henüz yarısı çekilmişti. Bunun üzerine, dijital aşılamanın
yetersiz kaldığı bazı sahneler için, Paul Walker'ın kardeşleri Caleb ve
Cody kamera karşısına geçtiler.
Furious 7, serinin açık ara en iyi filmi. Tutku, özveri, adanmışlık ve bol aksiyonla dolu iki saat sinemaseverleri bekliyor. Filmdeki bazı eksiklikler ve görsel hatalar da, bu şekilde telafi ediliyor. Paul Walker'ı tekrar aksiyonun içinde görmek ise izleyicide buruk bir his bırakıyor.
Furious 7 Los Angeles şehrinde başlıyor. Brian, kız arkadaşı Mia (Jordana Brewster)
ile küçük oğullarını almak için kullandığı bir ticari araçta oldukça
huzursuz görünüyor. Mia kardeşi Dom'a, ailesiyle yeniden iletişime
geçmesinin kendisini mutlu ettiğini söylüyor, ancak Brian'ın "mermileri
özlediğini" de itiraf ediyor.
Huzur ortamı, Dom'un evinin Deckard tarafından havaya uçurulmasıyla
birlikte yok oluyor. Deckard karakteri, aksiyon filmlerinin ünlü yüzü
Jason Statham tarafından canlandırılıyor. Bunun üzerine; Brian, Dom,
Dom'un hafızasını yitirmiş sevgilisi Letty (Michele Rodriguez),
Tej ve Roman (Tyrese Gibson) küresel çapta bir intikam için zaman
kaybetmeden yola koyulurlar. Ancak Deckard, bir FBI ajanı olan Hobbs (Dwayne Johnson)'ı bir hastaneye koymuştur.
Oyuncu kadrosuna yeni katılanlardan biri de, hükümet için çalışan gizli
dedektif Mr. Nobody rolündeki Kurt Russell. Mr. Nobody; F&F
çetesinin; Mose Jakande (Djimon Hounsou)'ın terörist inine girerek
Ramsey (Nathalie Emmanuel) ile kapışmasını istiyor. Ramsey; "Tanrı'nın
Gözü" adında, herkesi ve her yeri basit cihazlar aracılığıyla takip
edebilecek kadar güçlü bir bilgisayar yazılımı programlayan bir
bilgisayar korsanı. Mr. Nobody'nin amacı, Ramsey'i alt ederek bu yazılım
aracılığıyla Deckard'ın yerini tespit edebilmek.
Yazımızın sonunda serinin yedinci filminde yer alan oyuncuları da
sıralayalım. Vin Diesel, Paul Walker ve Dwayne Johnson'ın yanı sıra
Michelle Rodriguez, Jordana Brewster, Tyrese Gibson, Chris “Ludacris”
Bridges, Elsa Pataky ve Lucas Black kadroda yerlerini almış durumdalar.
Jason Statham, Tony Jaa,
Kurt Russell, Nathalie Emmanuel, Djimon Hounsou, John Brotherton ve
Iggy Azaela gibi isimler sinemaseverleri daha da heyecanlandırıyor.
Akılcı sürüş alışkanlıkları her mevsim yakıt tasarrufu sağlar fakat
havalar soğuduğunda bunlar çok daha etkili hale geliyor. Kış aylarında
aracınızın verimliliği yarı yarıya düşebilir. Ve gereğinden fazla yakıt
harcamak hem cebinize hem de çevreye zarar. Kış diyeti
Yoğun kar sırasında bagajda birkaç kilo ekstra ağırlık bulundurmak
yol tutuşu artırsa da, ekstra yük soğuk havalardaki yakıt ekonominizi
olumsuz etkileyecektir. Daha az yakıtla daha uzun kilometreler
gidebilmek için ekstra yükten mutlaka kurtulmalısınız. Direksiyon başına
geçmeden önce aracın dışında oluşan kar ve buzu temizlerseniz, tahmin
etmediğiniz kadar gereksiz yükten kurtulmuş olursunuz, buz çözücüyü
gereksiz yere daha uzun süre kullanmanız da gerekmemiş olur. Öndeki arabayı takip et
Öndeki arabayı sollama dürtüsüne dayanabilirseniz daha az
yakacağınızı biliyor muydunuz? Özellikle karlı havalarda öndeki aracın
izlerini takip etmek daha az yakıtla daha uzun gitmenizi sağlar çünkü
çok az bir kar bile yağsa aracınız ilerlemek için daha fazla enerji
harcamak zorunda kalması anlamına geliyor. Yapabiliyorsanız yol tamamen
kardan arınana kadar beklemek veya öndeki aracın izlerinden gitmek en
mantıklısı. Park problemi
Kış aylarında aracınızı kapalı bir garaja park etmek, kullanmadığınız
dönemlerde araç sıcaklığını koruyacağından motoru uygun sıcaklığa
getirmek daha çabuk olacaktır. Aracınızı sürüş öncesi 30 saniye
çalıştırmanız ısınması için yeterli hatta daha fazlası Avrupa ve
Amerika’da çevre kirliliği suçuna giriyor ve gereksiz yakıt israfı. 30
saniye çalıştırıp, aracınızın geri kalanının sürüş sırasında ısınmasına
izin verin. İlk 5 kilometrede yavaş yavaş ilerlerseniz ekstra yakıt
tüketmeden tüm aracın ısınmasını en etkili şekilde
gerçekleştirebilirsiniz. Aracı boşta çalıştırmak
Hava soğukken araçta kısa bir süre beklemeniz gerektiğinde motoru ve
klimayı açık tutmak kolay gelse de, eğer 10 saniyeden daha uzun süre
duracaksanız motoru kapatmanız en iyisi. 10 saniye çalışır durumdayken
aracınızın motoru kapatıp yeniden çalıştırdığınız duruma göre daha fazla
yakıt tüketir. Motoru boşa çalıştırdığınız süreyi azaltmak kış
aylarında hem yakıt tasarrufu sağlar hem de soğuk havada motorunuzu daha
az zorlar. Ufak işleri güzel havalarda birleştirmek
Maksimum yakıt tasarrufu için halledeceğiniz küçük işler için her
seferinde kısa yolculuklar yapmaktansa, önceden planlayarak tek seferde
ve hatta en kısa güzergahı kullanarak halletmek de yakıt tasarrufu
sağlar.Eğer yağış olmayan günleri seçerseniz ekstra tasarruf etmiş
olursunuz. Eğer uğrayacağınız yerlerde fazla kalmayacaksanız, motoru
fazla soğumadan yeniden çalıştıracağınız için de daha az yakıt
tüketirsiniz. Frensiz sürüş
Uzun yol şoförlerinin iyi bildiği bir kavramı da hatırlatmakta yarar
var. Sadece soğuk havalarda değil her koşulda halen geçerli olan,
frensiz sürüş. Yani arabanızın frenleri çalışmıyormuş gibi düşünerek
yolda olmaktan söz ediyoruz. Bu da diğer araçlarla aranıza bolca takip
mesafesi koymak demek. Yani öndeki araç fren yaptığında fren yapmak
yerine ayağınızı gazdan çekerek yavaşlayabileceğiniz bir mesafeden söz
ediyoruz. İstanbul trafiğinde maalesef mümkün olmayan bu tekniği uzun
yollarda kullanabilirsiniz. Bonus
Unutmayın, otomobil motorları düşük ve değişmeyen hızlarda fazla efor
harcamadan en verimli şekilde çalışırlar. Gaza basıp hızlandıktan sonra
aniden frene basıp durmaya çalışmak motoru gereğinden fazla enerji
sarfetmeye yöneltir ve sonuçta daha fazla yakıt kullanmaya neden olur.
Çoğu otomobil zirve performansına 100 km’nin altında ulaşır bu hızın
biraz altında sabit gitmek daha az yakıt tüketmenize neden olacaktır.
B sınıfındaki modellerin Türkiye’de çok fazla satılmasından dolayı
artık otomobil firmaları bu segmente daha çok yönelmiş durumda. Hem
kullanışlı hem de düşük yakıt tüketimine sahip olan bu modeller Türk
otomobil pazarında oldukça fazla satılan otomobillerden diyebiliriz. Bu
otomobillerin en sevilenlerinden birisi olan Opel Corsa’da Türk otomobil
pazarında en çok satış rakamları elde eden modellerin başında geliyor.
Her otomobilde olduğu gibi Opel Corsa’nın da kendine has bazı kronik
sorunları olmaktadır. Bu sorunların başında Direksiyon kutusu arızası ve
partikül filtreli olan modellerde partikül filtresi arızası
olabilmektedir.
İlk olarak 1982 yılında üretilen Opel Corsa, küçük boyutlu
ve ekonomik motorlara sahip olmasıyla dikkatleri çeken bir modeldi.
Otomobili bu kadar tutulma sebeplerinden birisi de şık tasarımlı ve
kullanışlı otomobiller olmasıdır.
Özellikle dizel versiyonu çok satılan yedek parçaları da uygun seviyelerdedir. Ayrıca Opel Corsa periyodik bakım fiyatları da
çok yüksek seviyelerde değildir. Bu kadar artının yanında her
otomobilde olabileceği gibi, Opel Corsa’nın da bazı kronikleşen
problemleri bulunmaktadır. Bunların en bilinenleri ise direksiyon kutusu
ve Partikül filtresi problemleridir.
Direksiyon kutusunun bozulması durumunda aracınızın
direksiyonu ağırlaşır. Ayrıca dönüşlerde direksiyonun titremesine neden
olur. Bunların dışında trafikte seyir halindeyken kontrol zorluğu
çıkarabilir. Ayrıca direksiyon kutusunun arızalı olması zaman içerisinde
rot kollarına da zarar vermektedir.
Opel Corsa marka arabaların
yaşadığı sorunların başında genellikle direksiyon kutusu arızaları
gelmektedir. Bu arıza hemen hemen birçok Corsa modelinde karşılaşılan
bir sorundur. Direksiyon kutusu içerisindeki bazı plastik parçaların
aşınması neticesinde meydana gelen bu arızanın tamiri olmasına rağmen
yaptırılması son derece gereksizdir
UZMANLAR, yakıt tasarrufu için taşıt sürücülerinin ne yapması gerektiğini sıralarken, ‘ Otomobilikullanma biçiminiz, yakıt tüketiminin artmasına veya azalmasına da neden olabiliyor.’ diye uyarıyor.
OTOMOBİL sürücüleri ‘ Az yakıtla neden
çok alamıyorum’ diye sitem ederken, yaptıkları yanlışları göz ardı
ediyor. Çok benzinle az kilometre yapan sürücülere sürüş tekniği
uzmanları şu öneride bulunuyor:
Taşıtları kullanma biçimimiz, aslında yakıt tüketiminde en önemli
etkenlerden birisidir. Otomobili yanlış kullananların yakıt tüketimide
fazla olur.
Yakıt tüketimini azaltmak sizin elinizde. Bunun nasıl olacağı konusunda şu önerilere uyun:
Otomobili rölantide ısıtmayın. Motoru rolantide ısıtmak motora
verdiği zarar yanında yakıt tüketimini de arttıran önemli noktalardan
biri.
Motoru çalıştırıp yala çıktığınızda yaptığınız birinci kilometre
sonunda otomobilin yaktığı benzin üç dakika rölantide çalışmış kadardır.
Yani otomobili üç dakika ısıtmak için harcanan benzinle 1 kilometre yol
yapabilirsiniz. Bu nedenle uzun süreli durmada motoru da durdurun.
Kısa mesafeler için otomobil kullanmak lükstür. Yapılan bir test
sonucunda 0 derece hava sıcaklığında 1,6 litrelik orta sınıf bir
otomobil motoru marşa basıldığı andan itibaren 100 km.de 40 litreye eş
bir tüketim değeri veriyor. Ancak 4 kilometre katledildikten sonra
otomobil normal ısısına kavuşuyor ve tüketim normalleşiyor. Bu nedenle
kısa mesafeler için otomobil kullanmak yerine yürümek daha sağlıklı ve
ucuz oluyor.
Doğru zamanda vites değiştirin, ekonomik viteste sürün… Birinci
vitesi sadece otomobili hareket ettirmek için kullanın ve hemen ikinci,
üçüncü ve dördüncü viteslere geçin. Vitesler değiştirildiğinde motor
devride değişir.
Otomobili sakin, yol ve trafik koşullarına uygun kullanın. Ne kadar
kararlı ve uyumlu otomobil kullanırsanız o denli az benzin tüketir ve o
denli az sinirlenirsiniz. Otomobiliniz o denli az yıpranır. Akan
trafiğin ritmine adapte olmak ve otomobilin hemen önüne değil daha
ileriye bakarak gelişmeleri izlemek sakin ve trafiğe uygun sürüşün bir
parçasıdır.
6-Tabii bu arada dikiz aynalarına bakmayı da ihmal
etmemek gerekiyor. Önünüzdeki araçla aranıza yeterli bir mesafe bırakın.
Sık sık hız değiştirmekten kaçının. Yavaşlamak gerektiğinde ayağınızı
gazdan zamanında çekin. Böylece hem balatalar hem de sinirleriniz daha
az yıpranır. Önünüzde akan trafiği izlemek bu açıdan size yardımcı
olacak ve panik fren yapmayacağı gibi yakıt tasarrufuda sağlayacaktır.
Motor devri nedir?
MOTOR devri, krank milinin bir dakikada
yaptığı devir sayısıdır. 6000 d/d’lik maksimum krank milinin saniyede
100 devir yaptığı anlamına gelir. Her motorun maksimum devir sayısı
olduğu gibi en verimli çalıştığı bir devir de vardır. Bu devir
otomobilden otomobile değiştiği için teknik verilere bakıp ya da
servislere danışılarak öğrenilebilir. Teknik verilerde Maksimum tork adı
altında görülen değer genellikle motorun en verimli çalıştığı ve az
tükettiği devirdir.Bu devirde kalacak biçimde vitesler değiştirildiğinde
gereksiz benzin savurganlığı önemli ölçüde azalır. Örnek vermek
gerekirse: Test edilen otomobilin birinde 100 km. uzunluğundaki düz bir
yolda 4’üncü vitesle 60 km/s sabit hızla gidildiğinde 5.8 litre/100 km.
tüketilmiş. Aynı koşullarda 3’üncü viteste 9 litre/100 km. tüketim
saptanmış. Görüldüğü gibi aynı uzunluktaki mesafeyi bir vites küçülterek
katletmek 3.2 litre, yani yüzde 55 daha fazla tüketime yol açabiliyor.
Hangi hızda hangi viteste gidilmesi gerektiğini bilmek iyi gerekiyor.
2014 Ekim ayı sonu baz alındığında 9 milyon 754 bin 588 adet
otomobilin yüzde 41,4’ü LPG’li, yüzde 29,3’ü benzinli, yüzde 28,9’u
dizel yakıtlıdır
Buna göre Türkiye İstatistik Kurumu yaptığı açıklamaya göre, trafiğe
kayıtlı araç sayısı eylül ayı sonu itibarıyla 18 milyon 616 bin 82 oldu.
Bu araçların yüzde 52,1’ine denk gelen 9 milyon 704 bin 722’sini ise
otomobil oluşturdu.
Trafiğe kayıtlı otomobillerin yakıtlarında sürücülerin benzin tercihi
son 10 yılda önemli değişiklik göstererek sürekli düştü. 2005 yılında 5
milyon 772 bin 745 otomobilin yüzde 67,3’üne denk gelen 3 milyon 883
bin 101’i benzinli iken bu rakam 2014 yılının 9 aylık kısmında yüzde
29,4’lük seviyeye gerileyerek 2 milyon 855 bin 710 oldu. HER 10 OTOMOBİLDEN 7’Sİ DİZEL VE LPG’Lİ
Benzine nispeten daha ucuz olan dizel ve LPG’li otomobillere olan
ilgi ise her geçen yıl arttı. 2005 yılında 394 bin 617 olan dizel
yakıtlı otomobil sayısı Eylül 2014 itibariyle 7 kattan fazla artarak 2
milyon 783 bin 610’a yükseldi. LPG’li otomobil sayısı ise aynı dönemde 1
milyon 259 bin 327’den 4 milyon 21 bin 41’e çıktı.Dizel otomobil sayısı
10 yılda yaklaşık 2,5 milyon, LPG’li otomobil sayısı 2,8 milyon arttı,
benzinli otomobil sayısı ise 1 milyon azaldı. Eylül ayı sonu itibariyle
trafiğe kayıtlı 9 milyon 704 bin 722 otomobilin yüzde 41,4’ü LPG’li,
yüzde 29,4’ü benzinli, yüzde 28,7’si dizel yakıtlı oldu.
Yakıt türü bilinmeyen otomobillerin oranı ise yüzde 0,5 olarak
gerçekleşti. Verilere göre, trafikteki her 10 otomobilden 4’ü LPG, 3’ü
benzin, 3’ü ise dizel yakıtlı otomobillerden oluştu. PEKİ DİZELMİ BENZİNLİ DAHA AVANTAJLI
Yüzde 25’e kadar az yakıt tüketen dizel araçlara karşı, fiyatı ve
masrafları daha az olan benzinli araçlar sürücülerin aklını
karıştırıyor. Ancak yılda 15 bin kilometrenin üzerinde yol yapan
sürücülerin dizeli tercih etmesi tavsiye ediliyor.
Dizelin aracını yoğun şekilde kullananlar için faydalı olduğu,
diğerlerinin ise benzinli bir otomobil seçmesi gerektiği kabul edilir.
Sonuçta, dizelle çalışan bir otomobil, yüzde 25’e kadar daha az yakıt
tüketirken benzinli otomobiller ise genellikle fiyat, sigorta ve işletme
masrafları açısından sıklıkla daha ucuz.
Almanya’da, modele bağlı olarak, dizelle çalışan bir otomobil yılda
15 bin kilometrenin üzerinde yol kat edildiği takdirde yapılan fazladan
yatırımın karşılığını veriyor. Karşılaştırılabilir modellerde benzinli
ve dizel araçlarda göze çarpan en önemli fark, dizel aracı alırken
benzinli araç ile arasında olan fiyat farkı. Araç ne kadar fazla yol kat
ederse, dizel teknolojisinin sayesinde yapılan yakıt tasarrufu ile ilk
yatırımınızı geri kazanma süreniz o kadar daha kısalıyor.
Her iki motor tipinin de güçlü olduğu noktalar var
Sürücüler hangi motor tipini seçeceklerine karar verirken salt yılda
kaç kilometre yol kat edeceklerinden daha fazlasını dikkate almalı.
Bosch Türkiye Temsilcisi Steven Young konuyla ilgili “Her iki güç
aktarma organının da farklı araç sınıflarında kendilerine has güçlü
yönleri var. Modern bir benzinli güç aktarım organı kompakt otomobilleri
dahi verimli hale getirirken gelişmiş bir dizel güç aktarım organı ise
büyük bir steyşın vagonda tüketimi düşürüp, sürüş keyfini yükseltebilir”
diyor.
Diğer segmentlerde de benzer avantajlar bulunuyor. Her ne kadar
modern benzinli güç aktarım organlarının cevap verme yeteneği bunların
gösterişli spor arabalarda öne çıkmasına yardımcı oluyorsa da, dizel güç
aktarım organlarının güçlü torku da bunları büyük SUV’ler için en iyisi
yapıyor.
Yeni otomobil alırken vermeniz gereken en büyük kararlardan biri, “dizel
mi yoksa benzinli mi?” sorusunun yanıtı olacaktır. Kolay anlaşılır bu
listeye mutlaka göz atın.
Yüksek yakıt fiyatları ve uygulanan vergiler, yeni otomobil sahibi
olmayı düşünen potansiyel alıcıların elini zora sokuyor. Peki, hangi
durumlarda dizel, hangi durumlarda benzinli araç tercih etmek gerekiyor?
Benzinli otomobiller yüksek yakıt tüketimi ve benzin fiyatlarının yüksekliği nedeniyle ikinci plana atılırken, dizel araçların da vergi ve bakım maliyetleri kafaları karıştırıyor.
Hangi otomobilin sizin için daha uygun olacağını belirlemenin
matematiksel hesaplamalarını yapmak mümkün, ancak bu oldukça yorucu bir
işlem. O araçla her yıl arşınlayacağınız ortalama yol mesafesini, nasıl
bir araç tipi tercih edeceğinizi ve şehir içi ya da şehir dışı kullanım
seçeneklerini göz önünde bulundurmak, bunlara motorlu taşıt vergilerini ve bakım masraflarını eklemek gerekiyor.
Neyse ki tüm bu işlemler, basit bir tablo halinde elimizde mevcut.
Hem de bu veriler Bosch tarafından hesaplanmış ve genel geçer bir
kurallar dizisi halinde sunuluyor. Buna göre Türkiye’de trafik kaydı
yeni yaptırılan her yüz araçtan 58,8’i dizel olarak
belirlenirken, yüzde 41,2’si de benzinli araç kategorisine giriyor.
Emisyon değeri düşük olan dizel araçlar aynı zamanda yakıt tasarrufu da
sağlıyor. Benzinli araçlar ise ilk alım maliyeti, sigorta ve bakım
masraflarında avantaj sunuyor.