Eskiden otomobil kullanmanın bir standardı vardı. Eskiden büyüklerimiz
özellikle bugünlerde klasik otomobil diye bildiğimiz otomobillere öyle
yakışırlardı ve koltuğu öyle doldururlardı ki sanki hayatın en önemli
işini yapıyor gibi algılardık onları.
Şimdi ise gençlerin çok farklı bir tarzı var. Tarz demek ne kadar doğru
bilmiyorum çünkü aslında hepsini topladığımızda bir karaktere oturmuyor.
Otomobildeki çeşitlilikten midir sunulan ileri teknolojiden midir
bilemem ama şu an araba sürüş teknikleri olarak ve trafik seyri
açısından gerçekten çok farklılar.
Tabi özentiye de bir yerde değinmek lazım. Otomobil ve hız ile ilgili
filmlerde ve bazı dizilerin sahnelerinde görülen olaylar gençliğin
dünyasına kopyalanıyor ve gençlik bunu yaratıcılığıyla çok farklı
boyutlara taşıyabiliyor.
2000 li yılların başlarından itibaren gelişen bu yeni nesil ile eski ile
olan farklar öylesine bariz ki nesiller birbirini anlamakta oldukça
zorlanıyorlar. Bir nevi evrimleşen sürücüler ile klasik tarz arasında
iki farklı ekol oluştu. Belki de her zaman bir değeri olan klasik
otomobillerin artık her zamankinden daha fazla değerli olmasının ve
hatta zirve yapmasının nedeni bu kopuştur, bu eskiye özlemdir.
Şu bir gerçek ki iletişimde olduğu gibi otomotiv sektörü kendini son 15
yıl içerisinde çok fazla geliştirdi. Mesela bir on beş sene önceki
otomobil reklamlarını internet ortamında aratıp bulsanız ve o
otomobildeki özelliklerin ne kadar da ciddiyetle övüldüğünü okusanız
mutlaka yüzünüzde hafif bir tebessüm olacaktır. Doğal olarak da şartlar
insanları da değiştiriyor ve trafik algısını ve sürüş tekniklerini.
Tabi önümüzde teknolojinin geri gitmesi diye bir şey söz konusu değil. Belki şu an bahsettiğimiz fark ilerleyen yıllarda daha da açılacak ama insanoğlu bu yeni durumlara da ayak uydurmayı bir şekilde başaracaktır.
Yine de eskileri hatırlamak ve geleneği korumak güzel bir şey. Hayatta yapmanız gerekenler listesine bir klasik otomobil kullanmak maddesini de eklemenizi şiddetle tavsiye ederim.
0 yorum:
Yorum Gönder